DİYANET'TEN SEYDALARA, MELLELERE VE MOLLALARA ÇAĞRIDiyanet'ten seydalara, mollalara, şeyhlere çağrıDiyanet İşleri Başkanı Görmez: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki kanaat önderlerine çağrı) Şimdi gelin, bu ülkeyi bir ateş çukurunun kenarından kurtarmak üzere harekete geçelim. Gelin cahiliye asabiyetinin ürünü olan bu ateşi birlikte söndürelim. Kardeşi kardeşe kırdıran bu fitne ateşini söndürmek için evlerimizden, medreselerinizden ve kurslarınızdan dışarıya çıkalım Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, terör olaylarının ardından Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerindeki "hocaefendileri, seydaları, mollaları, şeyhleri, kanaat ve maneviyat önderlerini Türkiye'yi ateş çukurunun kenarından kurtarmak için ortak çağrı yapmaya" davet etti.
Görmez, Bilkent Otel'de düzenlenen Diyanet İşleri Başkanlığı 31'inci İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, üç gün sürecek toplantı boyunca dört ana başlık üzerinde duracaklarını, bunların ilkinin, dünyada İslam dininin, Müslümanlar ve İslam coğrafyasının içinden geçtiği zorlu süreçlerle ilgili olacağını belirtti.
Türkiye'nin en acil ve en köklü meselesinin, etnik ve mezhebi taleplerin terörize edilmesi olduğuna işaret eden Görmez, terörün Türkiye'nin huzurlu havasını ortadan kaldırmak üzere yeniden harekete geçtiğini vurguladı.
"Şurası iyi bilinmelidir ki, şiddeti, vahşeti, tedhişi ve terörü benimseyenler, bundan beslenenler, bundan destek bulanlar, terör eylemlerini hangi gerekçeyle yaparlarsa yapsınlar kendilerine maşeri vicdanda asla meşruiyet bulamayacaklar ve ilahi adalete hesap vereceklerdir" diyen Görmez, şunları kaydetti:
"Her şeyden önce elleri kalem tutması, zihinleri ve gönülleri bilgiyle, ilimle, irfanla meşgul olması gereken çocuklarımızın ve gençlerimizin, İslam'ın asla tasvip etmediği bir dava uğruna dağlara kaçırılması, ellerine silah tutuşturulup ölüme gönderilmesi, kardeş katili yapılması, gayr-i meşru ve gayr-i İslami bir hayata mahkum edilmesi, insaf ve vicdan sahibi her insanı derinden yaralamaktadır. Barış ve esenlik dini İslam'ın rahmet ve merhamet mesajlarıyla zihin ve gönül dünyamızı imar edelim. Farklılıklarımızı çatışma ve yıkım sebebi değil gelişme ve zenginleşme fırsatı olarak görelim."
- Görmez'den çağrı
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerindeki "hocaefendilere, seydalara, mollalara, şeyhlere, kanaat ve maneviyat önderleri ile sivil toplum kuruluşlarına" seslenen Görmez, şöyle dedi:
"Sizler, ülkemizin en zor zamanlarında, din eğitiminin yasaklandığı dönemlerde bile bölgede İslam'ın ilim, hikmet ve marifetini ayakta tutabilmek için gayret gösterdiniz, irşat hizmetlerini sürdürdünüz. Yeri geldi samanlıklarda Kur'an okudunuz ve okuttunuz. Halkımızın Din-i Mübin-i İslam ila Kur'an ve sünnetle ilişkisini sıcak tuttunuz. Şimdi gelin, bu ülkeyi bir ateş çukurunun kenarından kurtarmak üzere harekete geçelim. Gelin cahiliye asabiyetinin ürünü olan bu ateşi birlikte söndürelim. Kardeşi kardeşe kırdıran bu fitne ateşini söndürmek için evlerimizden, medreselerinizden ve kurslarınızdan dışarıya çıkalım. Müftülerimizle, vaizlerimizle, din gönüllüsü kardeşlerimizle birlikte milletimizin her ferdini yanımıza alarak barışın kelamını yazalım. Kalemin her türlü kılıçtan ve silahtan üstün olduğunu haykıralım."
İslam ve Müslümanların bugün pek çok yerde "haksız ve insafsız bir saldırının muhatabı olduğuna" dikkati çeken Görmez, İslamofobi'yi körükleyerek İslam'ı ve Müslümanları, yaşanılan yüzyıldan, bu mübarek topraklardan, tarihten ve sosyolojiden çıkarmak isteyenlerin olduğunu vurguladı. Görmez, "Ne yazık ki bu kirli amaç sahiplerinin, kendilerine destek bulma konusunda, Müslümanların içinden de paydaş bulmada sıkıntı çekmemeleri hayli manidardır" dedi.
Görmez, özellikle İslam coğrafyası içerisinde süren savaşların, "yetim üretme fabrikası"na, Müslüman topraklarının ise bağnazlık ve şiddetin boy verdiği bir fideliğe dönüştürüldüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"Bütün bu olup bitenler, bir şiddet kültürü oluşturmuş durumdadır ve bunları sadece dine yüklemek hiçbir hakikatle bağdaşmaz. Üzülerek belirtmek isterim ki dün El-Kaide, bugün DAİŞ, sadece bunun birer neticesinden ibarettir. En başta DAİŞ ve benzeri hareketler, İslam'ın farklı yorumlarından oluşan tuhaf ve ilginç bir kolajlamayla Müslümanların bütün dini duyarlılıklarını rehin almış, ürettiği nahoş imajlarla İslam'ı yeryüzü ölçeğinde kanlı bir din olarak takdim etmekte sınır tanımamıştır. Bu tür hareketlerin tek sermayesi araçsallaştırılmış din ve acımasızca kullandığı silahlardır."
DEAŞ gibi yapıları meydana getiren düşüncelerin üzerinde durulması gerektiğini söyleyen Görmez, İslam dünyasının hemen her bölgesinde farklı adlarla ortaya çıkan ve Müslümanlara hayatlarını zehir etmeyi kafalarına koyan bu ve benzeri "tekfirci" eğilimlerin, sadece "Dış mihrakların komplosu" denilerek geçiştirilmemesi gerektiğini vurguladı.
Görmez, şöyle devam etti:
"Velev ki komplodur. Peki bu komplonun tutmasında bizim bünyemizin hiç mi zaafları yoktur?" suali sorulmalıdır. Bu anlayış karşısında bugün her Müslümanın, her Müslüman alimin ve her dini kurumun üstleneceği bir sorumluluk, yerine getireceği bir görev vardır. Bugün, basiretimizi canlandırmaya, bizden kaynaklanan sorunları bütün boyutlarıyla birlikte gecikmeden ele almaya ve hiç kuşkusuz bizi içeriden vuran haince tezgahlara karşı da yüksek bir bilinçle teyakkuz halinde adımlar atmaya ihtiyacımız var. Sağlıklı bilgi yollarını açmak, genişletmek ve herkes için ulaşılabilir bir örneklik içinde hayata katmak zorundayız. Merhamet bizim şanımızdır, izan bizim adalet tarzımızdır. Bunları kaybetmeyi göze alamayız."
- "Akdeniz vicdan ve merhamet mezarlığına da dönüştü"
Göç konusunun da üzerinde durulması gereken önemli meselelerden birisi olduğunu söyleyen Görmez, Akdeniz'in artık sadece bir mülteci mezarlığına değil aynı zamanda vicdan ve merhamet mezarlığına da dönüştüğünü belirtti.
Türkiye'nin mültecilere sığınak olduğunu dile getiren Görmez, bölgede yaşananlar nedeniyle de Türkiye'nin bir hicret yurduna dönüştüğünü söyledi.
Evrensel hale gelen, vicdan sahiplerinin gönlünü yaralayan ve bir insanlık dramına dönüşen göç ve iltica meselesinin, dini açıdan ele alınması gerektiğini ifade eden Görmez, Suriyelilere yönelik hizmetleri daha düzenli ve kaliteli bir şekilde sunabilmek için acilen koordinatör müftülük ihdas edilmesine ihtiyaç olduğunu belirtti.
- Paralel Devlet Yapılanması
"Dini ve ahlaki olarak bilinen bir yapının, gündelik politikaya evrilme süreçlerinde yaşananlardan, bu topraklarda ve bu ülkede sadece kardeşlik yara almamış, aynı zamanda İslam bundan büyük bir zarar görmüştür" ifadesini kullanan Görmez, şöyle konuştu:
"İmamından müezzinine, müftüsünden Diyanet İşleri Başkanına kadar her biri bu süreçlerde bu çalışmalara gönül vermiş, her vatandaşımız kadar büyük bir hüzün ve derin bir ıstırap duyduğumu ifade etmek isterim. Bilinmelidir ki İslam'a göre hakikat hiç kimsenin tekelinde değildir. Mümine düşen görev, hakikate sahip olmak ve insanları kendi hakikatine davet etmek değil, daima hakikatin yolunda olmaktır. Baki hakikatler fani şahsiyetler üzerine bina edilemez. Elbette İslam yardımlaşma ve dayanışmayı esas alan bir ahlak doğrultusunda birlik olmayı ve bütün Müslümanların ortak hedef, ortak gaye ve ortak idealde birleşmelerini ister."
- "Her ne günah işlediler, hangi yanlışın içine düştülerse, aramızdaki hüküm bellidir"
Bugüne kadar halis niyetlerle İslam'a hizmet ediyor düşüncesiyle bu tür yapılara yardımcı olmuş, dişinden tırnağından arttırdığı imkanlarla senelerce onları destekleyenlerin, ortaya çıkan gerçeklerden sonra uğradığı hayal kırıklığını tasavvur etmenin hiç de zor olmayacağını söyleyen Görmez, şöyle devam etti:
"Halen propagandaların tesiri altında kalarak söz konusu yapının, haksızlığa uğradığını düşünen ve iyi niyetlerinden hiç kuşku duymadığım kardeşlerimize bugün, buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hepimiz her hareketimizden sorumluyuz, her türlü tercih ve icraatımızdan hesap gününde Allah'ın huzurunda sorguya çekilecek ve kendi hesabımızı bizzat vereceğiz. Hiçbirimiz, fiillerimizin sorumluluğunu bir başkasının sırtına yüklemek imkanına sahip değildir. Yanlış bilgi ve yönlendirmelerle kandırılmış olmak da bu konuda bir mazeret teşkil etmez çünkü hepimiz bu bilgileri araştırmak ve işin aslını öğrenmek durumundayız. Rabbim bizleri sırat-ı müstakimden ayırma, diyerek, alnı secdeye giden mümin kardeşlerimize de bunları hatırlatıyoruz. Her ne günah işlediler, hangi yanlışın içine düştülerse, aramızdaki hüküm bellidir."
- Karadağ İslam Birliği Başkanı, sarık ve cübbe giymek için Türkiye'ye geldi
Görmez, toplantının açılışında Karadağ İslam Birliği Başkanı Rıfat Feyziç'e kep ve cübbe giydirdi.
Törende konuşan Feyziç, eskiden Balkanlar'daki müftülerin Osmanlı Devleti'ne gelerek Şeyhül İslam'dan sarık ve cübbelerini aldıklarını anlattı.
Bir Türk olmadığını ancak Türkiye devletinin, "bir kez bile Türk olup olmadıklarını sormaksızın kendilerine yardım ettiğini" aktaran Feyziç, "Türkiye devleti, Müslüman olduğumuz için bize sahip çıktı. Onun için buradaki Müslümanlara da seslenmek istiyorum. Biz kendi devletimizi seviyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti devleti, bütün Müslümanlar için Allah'ın lütfudur. Onun için kardeşlik, birlik ve beraberlik sadece Türkiye'de yaşayan Müslümanlar için değildir. Bütün Müslümanlar için önemli bir ülkede yaşıyorsunuz" diye konuştu.
- Rapor paylaşıldı
Toplantıda ele alınacak konular ve değerlendirmeler "DAİŞ'in Temel Felsefesi ve Dini Referansları Raporu" nda paylaşıldı. 35 sayfalık raporda DAEŞ'in dini anlayışı ve temel felsefesi, dini referansları ve tahrif ettiği bazı dini kavramlar yer alıyor. İslam dünyasına "sağduyu, barış ve kardeşlik çağrısı" yapılan raporun sonuna "Dünya İslam Bilgileri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi Sonuç Bildirgesi"ne de yer veriliyor. 18 maddelik bildirgede İslam dininin insan hayatına bakışı, İslam alimlerine düşen görevler ve "cihat" anlayışının amacı sıralanıyor.
|