Türkiye’nin demokrasi yolculuğunu sekteye uğratan, ülkemizin tarihine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 33 yıl geçti. 12 Eylül İhtilali, gözaltına alınan, işkenceye maruz kalan, sürgün edilen, mesleğinden atılan, idam edilen yüz binlerce insanın, hukuk hiçe sayılarak kan ve gözyaşının akıtıldığı karanlık bir dönem olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. Millet iradesinin önü, her 10 yılda darbe ve muhtıralarla kesildi, daha özgür ve daha demokratik bir ülke olma yolundaki ilerleyişi hep sekteye uğratıldı. Bütün karanlık darbe dönemlerinde olduğu gibi 12 Eylül’de de yüz binlerce insan yasa dışı muamelelere, işkencelere, acı ve gözyaşlarına mahkum edildi. Kamu düzenini sağlama adına hukukun ayaklar altına alındığı kanlı günlerde insan onuru ve temel bir hak olan yaşama hakkı hiçe sayıldı. Halk iradesine rağmen silah zoruyla yönetimi ele geçiren, kendi insanına silah doğrultan,hatta silah sıkan, demokrasiyi, insan haklarını ve özgürlükleri çok görenlerin ‘Cumhuriyeti korumak ve kollamak’ adına yönetime el koyduğu kara gününün yıl dönümünde, o gün yaşanılan acılar hala tazeliğini koruyor. Ne yazık ki darbeci zihniyetin oluşturduğu anayasa ile yönetilmeye devam ediliyoruz. Demokrasi düşmanlarının icat ettiği bazı kurumlar varlığını hala sürdürüyor. Aradan geçen 33 yıla rağmen darbenin izleri hala silinememiş olmasa da o günün darbecileri şimdi adalet önünde hesap veriyor. Başta 12 Eylül Referandumu olmak üzere son yıllarda atılan demokratik adımlarla Türkiye, dünyanın lider ülkesi olma yolundaki yolculuğunu, ekonomik gelişimini, muasır medeniyetler seviyesini aşma hedefine doğru hızla ilerliyor. Türk milleti, darbelerle giydirilmek istenen deli gömleğini, 12 Eylül referandumuyla bir daha asla giymeyeceği gösterdi. Demokrasisine ve geleceğine sahip çıkan, her türlü karanlık darbe girişimine ‘Dur’ diyen bu millet, yıllardır özlemini duyduğumuz demokratik bir anayasayla darbeler döneminin tamamen kapatılmasını bekliyor. Ayrıca 12 Eylül kalıntısı tüm kanun, karar, tüzük ve yönetmelikler kaldırılmalı, sistem demokratikleştirilmeli. Darbeler sonrası ortaya çıkan MGK, YAŞ ve YÖK gibi kurumlar ya tamamen kaldırılmalı ya da büyük Türkiye ideali ve demokrasiye göre yeniden yapılandırılmalıdır. Memur-Sen ve Diyanet-Sen olarak her türlü darbenin karşısında yer almaya, milletle yürümeye devam edeceğimizi bir kez daha belirtirken; tüm darbeleri lanetliyoruz. Bu vesileyle 28 Şubat post modern darbesini gerçekleştirenlerin de mutlaka yargıya hesap vermeleri gerektiğini bir kez daha yineliyoruz. |