1947’den beri bir soykırım planı çerçevesinde sistematik katliamlara uğratılarak milyonlarcası yurtlarından sürülen, kalanlarsa adeta yüksek güvenlikli hapishanelerden farksız olan Batı Şeria ve Gazze’de açlık, yoksulluk ve yoksunlukla boğuşmaya mahk1947’den beri bir soykırım planı çerçevesinde sistematik katliamlara uğratılarak milyonlarcası yurtlarından sürülen, kalanlarsa adeta yüksek güvenlikli hapishanelerden farksız olan Batı Şeria ve Gazze’de açlık, yoksulluk ve yoksunlukla boğuşmaya mahkûm edilen, her gün en az birkaçının Siyonist asker ya da yerleşimcilerin kurşunlarına hedef olduğu Filistin halkının mücadelesi haklı, meşru ve insanidir. Siyonist rejim her gün Filistin’in topraklarını silahlı yerleşimcilerinin işgaline açarak işgali genişletmekte, Kudüs’te Filistinlilerin evlerini işyerlerini yıkmakta, Mescid-i Aksa’ya saldırmakta, sadece Müslümanlar için değil Hıristiyan ve Yahudiler için de kutsal kabul edilen barış şehri Kudüs’ü kan gölüne çevirmektedir. 16 yıldır boykot altında tutulan iki milyonu aşkın insanın yaşadığı Gazze’ye ilaç girişi yasaklanmakta, rejimin saldırılarında yıkılan evlerin yapılması için gereken inşaat malzemelerinin girişine izin verilmemektedir. Bir insani trajedinin yaşandığı Gazze’de iki milyonu aşkın kitle maalesef hastane, okul, elektrik, sağlıklı içme suyu, okul gibi gereksinimlerden yoksun yaşamaktadır. İnsanca yaşamı mümkün kılacak hiçbir şey olmadığı Gazze’de her şeyden öte işgalci güçlerin saldırıları nedeniyle can güvenliği bulunmamaktadır. Emperyalist güçlerin verdiği askeri, mali ve diplomatik desteğin şımarttığı Siyonist işgal rejimi Birleşmiş Milletler kararlarına uymamakta ve uymayacağını da açıkça ifade etmektedir. İşledikleri sistematik katliam/soykırım ve savaş suçları nedeniyle yöneticileri Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gereken işgal rejiminin en büyük dayanağı kuşkusuz uluslararası toplumun sessizliği ve tepkisizliğidir. Bu yönüyle Filistin’in işgali sorunu, medeni dünya için insani ve ahlaki bir sınavdır. Hal böyle iken işgal rejiminin insanlık dışı boykot, sürgün, katliam ve şiddetine sessiz kalırken Filistin halkının meşru savunmasını terör olarak damgalayan bilindik bir çifte standardı ve ikiyüzlülükle karşı karşıyayız. Memur-Sen Konfederasyonu olarak BM Güvenlik Konseyi ve BM Genel Kurulunu, İsrail’e yönelik aldığı kararları uygulamaya, uluslararası toplum ile insan hakları kurum ve kuruluşlarını işgalci rejimin saldırılarına karşı harekete geçmeye davet ediyoruz. Uluslararası hukuku ve BM kararlarını hiçe sayan, planlı bir soykırımı sistematik katliamlarla sürdüren siyonist rejiminin işlediği insanlık suçlarının ve işgalciliğinin hesabı medeni dünya tarafından mutlaka sorulmalıdır. Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılar durmalı, Filistin halkına yönelik boykot acilen kaldırılmalı, işgalci rejim şiddet ve katliamlara son vermelidir. Büyük Memur-Sen ailesi olarak, kardeş Filistin halkının işgale karşı meşru mücadelesini destekliyor, mazlum ve mağdur Filistin halkının yanında olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. |
80 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |