• https://www.facebook.com/izmirdiyanet-sen.org
  • https://www.twitter.com/nail hoca çelik
  • https://www.youtube.com/nail hoca çelik

“Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz”

                            SAVUNAN ADAM NECMEDDİN ERBAKAN!

Milli görüş hareketi’nin lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan 27 Şubat 2011 tarihinde vefat etti. 1969 yılında Siyaset’e atılan Erbakan siyasi hayatımızda çok önemli yere sahip oldu. Renkli bir kişiliğe sahip derler ya, Necmeddin Erbakan Hoca sade ve net bir kişiliğe sahip bir insandı.

   Siyasette güler yüzlülüğü ve kibarlığı getiren Erbakan, inancını serbest ve rahat bir şekilde uygulamak isteyen kesimlerin umudu ve sığınağı oldu. İnançlar üzerinde yapılan baskılar, yıldırmalar ve bir çok gencin okuma özgürlüğü ’nün elinden alındığı o yıllardı. “Başınızı örtmek istiyorsanız Arabistan’a gidin”, “Eğer okumak istiyorsan başını açacaksın”, “Benim hayatımda en çok memnun olarak yaptığım ve pişman olmadığım şey, geç kızları ikna odalarına alıp onların baş örtülerini çıkarmaktır” diyenlerin zirve yaptığı çok sıkışık ve de çok zalimane bir dönem de geldi rahmetli Erbakan.

 “Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz” cümleleriyle lideri olduğu Milli Görüş’ün siyasi hareketten ziyade “Dünya geleceğinin dev projesi” olduğunun farkına varıyoruz. Dünya’nın kendisine hayran kaldığı zekası ve ferasetiyle insanlığa örnek bir insandı Erbakan.

   1951 yılında gönderildiği Almanya’daki Aachen Teknik Üniversitesi’nde doktorasını yapan Erbakan, motorların daha az yakıt sarf etmeleri konusunda araştırmalar ışığında bir rapor hazırladı. Söz konusu raporla birlikte doçentlik tezini de vererek İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 27 yaşındayken doçent oldu. Dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu matematiksel olarak izah eden bu tez, Alman bilim çevrelerinde büyük yankı buldu. Tezin neşredilmesi üzerine o tarihte Almanya’nın en büyük motor fabrikası olan Deutz Motor Fabrikaları’nın genel müdürü tarafından Almanların meşhur Leopard tanklarının motorlarıyla ilgili araştırmalar yapmak üzere Almanya’ya davet edildi. Alman Ekonomi Bakanlığı’nın araştırma yapmak için görevlendirdiği heyette kendisinin de yer almasını istemesi üzerine, Almanya’daki ağır sanayi fabrikalarını gezip inceleme fırsatı buldu. Mayıs 1954 ile Ekim 1955 arasındaki askerlik görevinin akabinde yeniden üniversiteye döndü. 1956-1963 arasında 200 ortaklı ilk yerli motoru üretecek olan Gümüş Motor’u kurarak motor üretimini gerçekleştiren isim oldu. 

24 Aralık 1995′te yapılan seçimlerde sandıktan birinci parti olarak çıkan Refah Partisi’nin iktidara gelmemesi için her türlü yola başvuruldu ama, nafile, Refahsız hükümet arayışlarının eseri olarak ortaya çıkan Anayol Azınlık Hükümeti, üç ayın sonunda beyaz bayrak çekti. Parlemento aritmetiği ve yurtta esen rüzgarlar Refah’sız bir hükümet alternatifine yol vermiyordu.

Dolayısıyla 7 Haziran 1996′da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 54. Cumhuriyet Hükümetini kurma görevini Refah Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a verdi. Erbakan 54. Hükümeti kurma çalışmalarına büyük bir anlayış, nezaket ve yumuşak tavırla başladı.

Bu çalışmalarını yürütürken demokratik teamüllere de son derece bağlı kalmaya çalıştı. Bu çerçevede Haziran 1996′da, Tansu Çiller liderliğindeki Doğru Yol Partisi ile ortaklık yapıp 54. Cumhuriyet Hükümetini kurarak başbakan oldu.

Erbakan’ın kurduğu 54. Hükümet, 28 Haziran 1996′da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından onaylandı, 29 Haziran’da protokolü açıklandı, 4 Temmuz’da program mecliste okundu ve 8 Temmuz’da güven oyu aldı.

Artık Erbakan, yorulmak bilmeyen, tükenmeyen bir gücün ortaya koyduğu azimle yaptığı 30 yıllık bir mücadelenin neticesinde başbakan olmuştu.

14 Şubat, 28 Şubat, 21 Mayıs derken, yaygaralar olayları körükledi, olaylar yaygaralara sebebiyet verdi. Ve arkasından dayatmalar, baskılar, zorbalıklar olduğu iddiası söz konusu oldu, Ama öyle ama böyle ülke geneline yayılmaya çalışılan gerginliği, hoş olmayan gidişatı fark eden Başbakan Erbakan, ülkesi ve milletinin geleceği için Başbakanlık görevinden istifa etmeye karar verdi.

Erbakan kurmaylarıyla gece geç saatlere kadar yaptığı toplantıda erken seçime gitmek şartıyla Başbakanlıktan çekileceğini açıklamıştı. Takvimler 17 Haziran’ı gösterdiğinde ise Başbakanlık görevinden, Başbakanlığın Çiller’e verilmesi için istifa etti. Millet Erbakan’ın başbakanlığına doyamadan yeni bir başbakanla karşılaştı. Erbakan’ın yerine Mesut Yılmaz başkanlığında transfer azınlık hükümeti geldi. ülkesi ve milletinin geleceği için Başbakanlık görevinden istifa etmeye karar verdi.

Erbakan kurmaylarıyla gece geç saatlere kadar yaptığı toplantıda erken seçime gitmek şartıyla Başbakanlıktan çekileceğini açıklamıştı. 

SAVUNAN ADAM YİNE SAVUNUYOR

Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, Başbakanlık görevinden ayrıldıktan sonra 97′nin yazını, savunma hazırlıklarıyla geçirdi. Erbakan’ın denetiminde çalışmalarını yürüten Hukuk Komisyonu önce 215 sayfalık ön savunmayı, ardından da 415 sayfalık esasa ilişkin savunmayı Anayasa Mahkemesi’ne verdi.

Hukuk Komisyonu, gerçekten başarılı ve tarihe geçecek bir savunma metni hazırlamıştı. Savunma, ekleriyle birlikte, 5 bin sayfayı aşıyordu. Savunmanın çatısını oluşturacak ön ve esasa ilişkin savunma tam 982 bin 829 harften oluşuyordu. Ön savunma, 40 bin 118 sözcük, 3 bin 36 paragraf, 8 bin 172 satırla toplam 215 sayfa meydana getirirken, esasa ilişkin savunma ise 670 bin harf 86 bin 459 sözcük, 12 bin 705 satır ve 9 bin 141 paragrafla toplam 415 sayfaya ulaşıyordu. Savunma sürecinde Almanca, İngilizce ve Fransızca 50′nin üzerinde yabancı kaynak taranırken, Türkçe olarak ise 500′ü aşkın esere ulaşıldı. Ayrıca 50 kişilik bir grup, ABD ve Batı ülkelerine gidip kaynak tarama ve görüşme yapmaktan sekreterya hizmetlerine kadar bir dizi görevi yerine getirmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, RP’nin Anayasa’nın 68/4, ve 69/6. maddelerine göre “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiğinin” kapatılma istemiyle açıldığı davanın Anayasa Mahkemesi’nde, 11 Kasım 1997′de sözlü açıklamalarım tamamladıktan sonra savunma sırası Erbakan’a gelmişti. Erbakan 18 Kasım’da başlayıp 20 Kasım’da tamamladığı sözlü savunmalarında tam 11 saat konuştu.

Başsavcının ve Erbakan’ın yaptıkları sözlü açıklamaların deşifresi yapılıp taraflara tebliğ edildikten sonra, davanın açıldığı günden beri Roportörlük yapan Yusuf Öztürk, Başsavcı’nın ve Erbakan’ın açıklamalarını da dikkate alarak 471 sayfalık raporunu hazırladı, Röportor raporunda, RP’nin kapatılması yönünde görüş bildirdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ın RP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı dava, 7 ay 25 gün 53 saat süren karar oturumlarının ardından Anayasa Mahkemesi, RP’yi, “Laik Cumhuriyet karşıtı …leri tespit edildiği” gerekçesiyle kapattı. Karar 2′ye karşı 9 oy ile alındı, üyelerden Haşim Kılıç ve Sacit Adalı karşı oy kulandı. Başkan Ahmet Necdet Sözer ile üyeler Yalçın Acergun, Ali Hüner, Güven Dinçer, Selçuk Tuzun, Lütfi F. Turcel, Samia Akbulut, Mustafa Burmin ve Fulya Kantarcıoğlu ise, RP’nin kapatılması için “Evet” oyu kulandılar.

Anayasa Mahkemesi’nin 16 Ocak 1998 tarihinde saat l4:30′de başlayan ve 15:15′te sona eren karar oturumunun ardından, alınan karar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer ile üyelerin katıldığı basın toplantısıyla açıklandı.

Karara göre, Genel Başkan Necmettin Erbakan, Milletvekilleri Şevket Kazan, Ahmet Tekdal ile RP’den istifa eden Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik’in milletvekillikleri, kararın resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte sona erecek. Bu milletvekilleri ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe 5 yıl boyunca siyasi yasaklı olacaklar. (169) Erbakan, kararı büyük bir soğukkanlılıkla karşıladı ve halkı sükun ve teenniye çağırdı. Bu davranış, herhangi bir olayın meydana gelmemesine sebep oldu. Tüm RP’liler de liderleri gibi kapatma kararını soğukkanlılıkla karşıladılar.

1996-1997 yılları arasındaki Başbakanlık dönemi, 28 Şubat dönemi ve post-modern müdahale olarak nitelenen süreç ile son buldu. 1998 yılında Refah Partisi’nin kapanmasıyla birlikte beş yıl siyasi yasaklı olan Erbakan, 2003 yılında bu yasağının bitmesiyle Recai Kutan başkanlığında kurulan Saadet Partisinin Genel Başkanlığına seçildi. 2004’ ten sonra bir süreliğine ara verdiği bu görevine 17 Ekim 2010 tarihinde geri döndü.

Yaşının ilerlemesi ile birlikte sağlık durumu giderek kötüleşen Erbakan, tedavi gördüğü hastanede kalp yetmezliği nedeniyle 27 Şubat 2011 günü vefat etti. Türk akademik hayatında bilimsel çalışmaları ve siyaset dünyasında Milli görüş çizgisi ile iz bırakan Erbakan 3 çocuk babası idi.

 

ERBAKAN HOCA’NIN VECİZ SÖZLERİ

Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.
Namaz dinin direği cihad ise zirvesidir. Biz siyaset değil cihad yapıyoruz.
Hakk’ı üstün tutmak her zaman saadet getirir.
Milli Görüş: Bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür.
İman varsa imkanda vardır, milli görüşçü asla vazgeçmez.
Bir çiçekle bahar olmaz ama, her bahar bir çiçekle başlar.
Irak’ta ölen bir tek çocuğun vebalinni yedi sülaleniz alnını secdeden hiç kaldırmasada ödeyemeyecektir.
Kelime-i şehadet getirip iman etmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine, kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani kelime-i şehadet, bir nev’i, Kur’an programıyla yapılan kulluk imtihanına, giriş belgesidir.
İslami tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allahtan'dır.
Cihad: Kur’an nizamını kurmak ve yürütmek için var gücümüzle çalışmaktır.
Mezheplerin birleştirilmesi fikri de, ırkçılık gibi, bir siyonist şeytan şırıngasıdır ve insanlarımızı ibadet disiplininden ve takva dairesinden koparmayı amaçlamaktadır.
İslâm bize ve zamana uymaya mecbur değildir. Ama herkes ve her zaman, İslam’a uymak mecburiyetindedir.
Yani, itikat ve ilmihal konularını öğrendiği ve bildiği bir kısım ibadetleri yerine getirdiği halde, ticaret, siyaset ve devlet hayatında müşrikler gibi düşünen, olayları batılı ve cahili ölçülerle değerlendiren bir kimse, hakikat nazarında Mümin sayılamaz.
Cennete girmek için, mutlaka Müslüman olmak gereklidir. Ancak bu dünyada, Adil bir düzen’in himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak için, sadece “insan” olmak yeterlidir.
Kabir suali bir nevi kimlik tespitidir. İnsanın gerçek kimliği ve kişiliği ise, tarafgirliği ile belirlenir. Bir insan Hakkın mı, yoksa Batılın mı safındadır? Sorusunun cevabı oldukça önemlidir.
Cenab-ı Hakkın en sevdiği insan, sorumluluğunu bilen ve kendi görevini en iyi şekilde yerine getiren insandır.” Görevini ciddiyet ve titizlikle yapmak “İhsan” makamıdır.
Biz, başkalarının değil, kendi muhasebemizi yapmak ve hesabımızı sağlam tutmakla mükellefiz.
Namaz dinin direği, cihat ise zirvesidir.
Şeytan, Allahın mevcudiyetini ve kudretini bildiği gibi, siyonist Yahudi de İslam’ın canının cihat olduğunu bildiği için, bütün gücüyle Müslümanların cihat ruhunu söndürmeye çalışmaktadır.
İslâm, ancak kendi orijinal kavramlarıyla anlaşılır ve anlatılır.
İslâmi cihat ise, yine İslâm’a göre olmak ve bir teşkilat düzeniyle yapılmak zorundadır. Bu da bir karargâha bağlılık ve itaati gerekli kılmaktadır.



390 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Aktif Ziyaretçi70
Bugün Toplam397
Toplam Ziyaret497026
Üyelik Girişi
ÜYELİK

SİTE MENÜSÜ