İzmir Diyanet-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Nail Çelik FETÖ belasından açığa alınan görevlilerin bir an önce sorgulanıp ve kanun gereği 3 ay içerisinde kovuşturmaları bitmeyen görevlilerin görevlerine iade edilmesi gerektiğini söyledi. Yaptığı açıklamadaFETÖ ‘DEN AÇIĞA ALINAN GÖREVLİLER BİR AN ÖNCE SORGULANMALIDIR
İzmir Diyanet-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Nail Çelik FETÖ belasından açığa alınan görevlilerin bir an önce sorgulanıp ve kanun gereği 3 ay içerisinde kovuşturmaları bitmeyen görevlilerin görevlerine iade edilmesi gerektiğini söyledi. Yaptığı açıklamada Çelik şöyle dedi;
"Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." suçsuzluk karinesi veya masumiyet karinesi olarak da geçer. Suçlu olduğundan şüphelenilen birey bu durumda suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda değildir, karşı taraf onun suçlu olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Anayasa md.38/4. Temel ceza muhakemesi ilkesinde böyle açıklamıştır.
Fetö’den dolayı açığa alınan görevlilerin bir an önce soruşturulmalarının yapılıp kararın verilmesi lazım. Çünkü bu görevliler Maddi, manevi, sosyal ve psikolojik bir takım sıkıntılar içerisine girmişlerdir. Bilhassa 2013 yılından önce terörist başı Fetullah Gülen okullarında veya dershanelerinde çocuklarını okutup sonradan oralardan ayrılan görevliler çok muzdarip durumdadırlar.
Maddi açıdan maaşını tam alamadığı için sıkıntıya düşmüşlerdir. Çocukları okula giden ve kira da veren bir kamu görevlisi artık çevreden yardım almaya başlamıştır. Manevi yönden de yıkıma uğramıştır. Çünkü Fetö terör örgütü ile ilişkilendirilip vatan haini durumuna düşen görevli çok ağır bir yükün altında kalmıştır.
Sosyal alanda dışlanan görevli kendi kabuğuna çekilmiş en yakın arkadaşları bile kendisine sırt çevirmiştir. Psikolojik alanda travmalar yaşayan görevli, oğlunu askere gönderecek ama kendisi vatan hainliği ile suçlanıyor ve bunu da hazmedemiyor. Aile içerisinde düzenin bozulduğu ve asabiyetin had safhalara çıktığı gözlemlenmektedir.
Ait olduğu kurumlara dahi lafların söylendiği bir ortamı yaşayan açıkta ki olan bir Diyanet görevlisi kendisinin görevli olduğu Camiye dahi gidemiyor ve o camide namazını kılamıyor. Camisinin önünden geçerken kimselere gözükmeden oradan uzaklaşıyor.
Şu hususu da iyi bilmemiz lazımdır. Kişilerin hataları kurumları bağlamaz. Yanlış yapan kişi yaptığı yanlışın hukuki sorumluluğu şahsi olarak yüklenir. Kimse kurumlarımızı yıpratma, tartışmaya açma noktasında, rencide etme lüksüne sahip değildir, olamaz.
Çok önemli bir noktada 657 Devlet Memurları Kanunu’nun 145. Maddesidir. Bu Maddede Şöyle denilmektedir; “ Görevden uzaklaştırma; bir disiplin kovuşturması icabından olduğu takdirde en çok 3 ay devam edebilir. Bu süre sonunda hakkında bir karar verilmediği takdirde memur görevine başlatılır.” Bu maddeye istinaden görevden uzaklaştırılan görevlilerin hakkında ki karar 3 ay içerisinde verilmemişse görevine iade edilmeli ve kovuşturması devam etmelidir. Suçlu olanlar yine cezalarını çekmelidir.
Mesele, kanıtlama yükümlülüğünün savunanda değil suçlayanda olmasına dayanıyor. genel bir hukuk kuralı olarak, masumluğun kanıtlanması gerekmez; fakat suçluluğun kanıtlanması gerekir” Diyen Nail Çelik açıklamasını şöyle sürdürdü; “Şu çok bilinen ilkeyi bir kez daha hatırlatmak istiyorum: 'Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur'.
Nail ÇELİK İzmir Diyanet-Sen
|
1846 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |